Merhaba ben Erkin. İstanbul’dan Nepal’e sürdüğümüz motosiklet yolculuğunda en ilginç bulduğum şehir kesinikle Varanasi oldu. Burası Hindistan’ın en eski ve en kutsal şehirlerinden biri. Varanasi’de yapılan ölü yakma törenleri sayesinde buraya dünyanın her yerinden turist geliyor. Varanasi’nin popüler olmasını sağlayan diğer şey ise Ganj nehri kıyısında yapılan Aarti törenleri.
Ölü Yakma Töreni Hakkında
Hindular Varanasi’de ölürlerse reenkarnasyondan kurtulup Tanrı ile bir olacaklarına inanıyorlar. Dünyaya tekrar tekrar gelme çilesinden kurtulup bu nirvanaya ermeye mokşa deniyor. Dolayısı ile hastalar, elden ayaktan düşmüş yaşlılar ülkenin her yerinden buraya ölümü beklemeye geliyor. Şehir bir zamanlar ölümünü bekleyenlerin konakladığı mokşa misafirhanelerini ile doluymuş ama turizm daha çok kazandırınca otel olarak işletmeye başlamışlar. Şehir aslında dev bir morgu andırıyor. Her gün yüzlerce ceset Ganj’ın kenarında yakılıyor ve şehir bu kokuyla kaplanıyor. Ölen kişinin cesedi beyaz bir kefene sarılı şekilde omuzlarda taşınarak Ganj’ın kenarına getiriliyor. Üzeri bir tabut gibi kapanmadığı için kefenin altından tüm vücudun hatlatırını seçebiliyorsunuz. Ölümü çok farklı bakan bir kültürde yetişmiş insanlar olarak allak bullak oluyorsunuz. Ben yolda kedi ölüsü görsem bile bakamam, oradaysa ölüm ruhun kabuk değiştirmesi gibi bir şey. Kişinin büyüklüğüne göre 200 ile 500 kilo arasında odun yakılıyor. Güzel kokulu sandal ağacı kullanıyorlarmış, ama çok pahalı kalınca onun 100’de 1’i fiyatındaki bir ağacın odunundan alıp, üzerine sandal ağacı talaşı serpmeye dönmüşler. Ayrıca yakma işleminin kutsal ateş ile gerçekleşmesi gerekiyor, onu da rahiplerden para ile alıyorlar. Çocuklar, hamileler ve yılan sokması sebebiyle ölenler yakılmıyor. Yılan kutsal bir hayvan ve iyileştirici gücü olduğuna inanıyorlar. Onları bir sala koyup, Ganj’a salıyorlar. Çocuklar ve hamileler ise ayaklarına bir taş bağlanarak nehre atılıyor.