1970′li yıllarda, Vespa motosikleti ile Ordu-Londra arasını tam 19 kez, ardından A.B.D ve Kanada’yı karış karış gezen Osman Gursoy’un hikayesi…
Türkiye’nin ilk motosikletli gezgini Osman Gürsoy’un ismini hala duymayanlarımız var. Hele onunla tanışmış, hikayelerini dinleme şansını bulmuş bir avuç insan var desek abartmış olmam.
Osman Gürsoy bundan 40 yıl önce 6 beygirlik küçük motoru ile 200 bin km ye yaklaşan uzun yolculuklar yapmış. Osman amcanın başından geçenler biz dahil birçok motorcuya yön gösterecek, ilham verecek hikayelerle dolu. Kendi ağzından dinlediğim dinleme şansı bulduğum hayat hikayesi çok ilgi çekici:
Osman Gürsoy, ilkokulu bitirdikten sonra okulu bırakıp çalışmaya başlar. Bakırcı çıraklığı yaparken, ustası Osman Gürsoy’un hayranlıkla baktığı BSA motosikletine dokunmasına izin bile vermez. O günlerden itibaren bir motosiklet alıp, seyahat etme hayali başlamış olur. Tam da bu yıllarda amcasının oğlu kendisine Türkçe-İngilizce bir kitap verir. İngilizceye olan merakı ve dünyanın çeşitli yerlerinden edindiği mektup arkadaşları sayesinde dilini ilerletir. Bu sırada Yalova’ya taşınır, İngilizcesi sayesinde NATO üssündeki bir lokalde garsonluk yapmaya başlar. Gürsoy motosiklet hayaline kavuşuncaya kadar bisiklet kullanmaya devam eder. Kazandığı ilk paralarla bisikletine 50cc.’lik (Dem marka) bir motor monte ederek 40.000 km yol yapar. Yalova’dan Kuşadası’na oradan İstanbul’a yol alırken bir keresinde ayağı yerden kesilir. Küçük motoru, rüzgar yüzünden dayandığı ağaçtan kurtularak yakındaki göle uçar. Osman Gürsoy motosikletini o kadar sever ki, onu gölden çıkarıp kurutup tamir eder ve yeniden kullanır.
Bir arkadaşı aracılığı ile İngiltere’deki bir firmaya iş başvurusunda bulunur ve 1960’ların başında İngiltere’ye çalışmaya gider. O yıllarda çok az kişinin yabancı dil bilmesi sayesinde yolu açılmış olur. Aslında İngiltere’ye gitmek için ilk başvurduğunda vize alamaz. Ama pes etmez ve sonunda İngiltere’ye gider. Londra’da kalabilmek için her türlü işte çalışır. İngiltere’de tanıştığı motosiklet tamircisi Hary Pendir’den çok şey öğrenir.
İngiltere’de satın aldığı ikinci el Vespa motosikleti çıkacağı yolculukların asıl başlangıcı olur. 150 cc lik ve sadece 6 beygirlik bir motordur bu. 1969’da Londra’dan memleketi Ordu’ya tatil için giderken yolculuk için motorunu kullanmaya karar verir. Fitili ateşleyen bu yolculuktan sonraki 35 yıl boyunca Vespa’sıyla Londra – Ordu arasını tam 19 kez kat edecektir. Üstelik her seferinde ayrı bir güzergâh izler.
Vize alamadığı Arnavutluk ve ‘pahalı olduğunu duyduğu Finlandiya hariç Avrupa’nın tamamını gezer. Her ülkede dostlar edinir, onlarla mektuplaşarak iletişimini koparmaz. Dünyanın çevresini 5 kez dolaşacak kadar yol yapar. Motoruna yerleştirdiği ses kayıt cihazı ile kayıt yaparak o yıllarda sesli günlük oluşturur. Canon fotoğraf makinesi ile gittiği her yerde özellikle tabelalar önünde fotoğraf çeker.
Osman Gürsoy’un motor üzerinde 3000 saate tekabül eden, toplam 180 bin kilometreyi bulan yolculuğu 1980’de uğradığı, İtalya’daki Vespa fabrikasında da şaşkınlık yaratır. Altı beygirlik şehir motosikletiyle dünyayı dolaşmayı başarması üretici marka için de büyük bir olaydır. Neticede ona yeni bir Vespa hediye etmeye karar verirler. Gürsoy yeni aldığı motorla küçük bir kaza yapınca, onu satar ve emektar Vespa’sını kullanmaya devam eder. Sonraki durağıysa Amerika’dır. Vespa’sını kargoya verip New York’un yolunu tutar. Amerika’yı bir ucundan bir ucuna 50 günde dolaşır. Kanada’da Montreal’e kadar uzanmayı da ihmal etmez. Yolda onu gören polisler çok şaşırır ve uzun süre takip ederler.
Gürsoy, henüz 70’li yıllarda motosikletinin arkasında oturan eşiyle konuşabilmek için kaskın içine telsiz yerleştirmeyi akıl etmiş ve bugün bluetooth’la gerçekleştirilen bu iletişimi o zaman kendi imkânlarıyla sağlamayı başarmış. Aynı şekilde motosikletine radyo ve ses kayıt cihazına bağlı bir mikrofon yerleştirmeyi başarmış. Daha ilginciyse bir de hovercraft yapmış olması. Üstelik hâlâ işler durumda olan bir hovercraft’ı yaşadığı evin bahçesinde duruyor. Mucitliği sayesinde zor durumlarda hep bir çözüm yolu bulmuş yollarda.
Osman Gürsoy’un en büyük üzüntüsü, 19 kez gidip geldiği Ordu- Londra arasını 20. Kez yapamamış olması. Yaptığı yolculukları da insanlara duyuramaması. 80 yaşındaki Osman Abi artık çocukluk yıllarını geçirdiği Ordu’daki Boztepe Köyü’ne geri dönmüş. Artık uzun yolculuklara çıkmasa da Vespa’sını hala köyde kullanıyor.
Bahçesindeki atölyesinde motorunun bakımlarını da kendi yapıyor. Doğduğu şehir Ordu’da tanınsa da, motosiklet camiasından kendisini bilen, ziyaretine gelen pek fazla kişi olmamasının üzüntüsünü yaşıyor. Yaşadığı renkli hayattan sonra, Boztepe’de dinlenmeye çekilmiş adeta.
Ben kendisini 2 kez ziyaret etme şansına eriştim. Her zaman babacan tavrıyla karşıladı beni. Onu tanımak çok büyük bir kazanç gerçekten. Yolu Karadeniz’e Ordu’ya düşenlerin Osman Gürsoy‘u mutlaka tanımasını isterim.
Sizi çok sıcak karşılayacağına eminim…