Hep vakit ve nakiti dert edip yola çıkmayı erteleriz. Geçmiş yıllarda Cevher’le yaptığımız yolculuğu okuyunca artık bu bahaneden kurtulacaksınız.
Sadece 6 günümüz vardı ve güneydoğuyu dolaşmak istiyorduk. İkimizin de enduro motosikletleri vardı ama oraya kadar gidip dönmeye vaktimiz yoktu. Aklıma çılgınca bir fikir gelmişti. Şehir içinde kullandığım 100 cc lik Honda Beat scooterımı (sucuların kullandıklarından) otobüse koyup Diyarbakır’a yollamak, biz de uçakla oraya uçup motoru teslim alıp yola çıkmak.
Gerçekten dediğimizi yaptık, küçücük motorla fotoğraf malzemeleri dahil tüm eşyalarımızla birlikte 2 kişi tek motor 6 gün yol aldık. Diyarbakır, Mardin, Nusaybin, Hasankeyf ve çevresini köy yollarından ilerleyerek bir güzel dolaştık. Pahalı olmayan araçlarla yol alınca yerel halka iletişim de çok daha samimi oldu.
Dönüşü de yine aynı şekilde Mardin’den scooterı otobüsün bagajına koyarak yolladık. Bu yolculuk hem vakit bakımından çok avantajlı oldu, hem de gezinin maliyeti çok düşüktü. Scooterı otobüse yüklemek bir yolcu bileti karşılığında sadece. Bu pazarlığı direkt otobüs şoförüyle yapıyorsunuz, firma karışmıyor. Harem’de meraklı bakışlar içinde scooterı otobüse yerleştirmemizi hala hatırlıyorum. Oldu ki böyle bir heyecan yaşayacaksanız, benzini boşaltmanız gerektiğini unutmayın.
Yoldan çıkmak için biraz cesaret gerekiyor kabul ediyoruz ama bahane bulmayı da biraz bırakmalıyız. Yukarıdaki örnek biraz iddaalı olsa da bir çok yerde bisiklet ya da scooter kiralayıp gezmek hem çok keyifli, hem de çok hesaplı.
Bu yolculuğu Motoron dergisinde yazmıştık. Yıllar sonra bir arkadaş buluşmasında yeni tanıştığımız biri, bu hikayeyi anlatmıştı. Biz de gülümseyerek o manyaklar bizdik demiştik. Şimdiye kadar yaptığımız en eğlenceli yolculuklar arasındaydı…